Sansüzsüz İnternet

23 Mart 2009 Pazartesi

telefon açılış cümlesi

selamlar, selamlar...
bu blogu açmayı uzun zaman düşünmüştüm, beni durduran şey de şu olmuştu ki, kendimi tanıyorsam ben böyle birşeyi düzenli yazamam demiştim. nitekim sonra bir gecenin bir vakti aniden bir blog açtım, ve facebook'ta not olarak yazdığım bir paragrafı ekleyerek blogun açılışını da yapmış oldum. Sonra metrobüsün açıldığı haftaki metrobüs maceramı yazacaktım hatta bi parça başladım da, ama arkası gelmedi. Şimdi de gene birşeyler düşünürken otobüste, yanımda laptopumun da olduğunu hatırlayarak, "haydi ertelemeyeyim, bu gidişle hiç yazamayacağım" diyerek açtım laptopu, yazıyorum. gene daha sonra aylarca arkası gelmeyebilir, kendime güvenmiyorum, siz de bana güvenmeyin. hayır, baştan söyleyeyim de önlemimi alayım. burayı okuyacak yetmiş milyonu hayal kırıklığına uğratmak istemem! :)
gelelim otobüsteyken aklıma gelen seçme saçmalara: efendim, aniden aklıma, bir arkadaşımı aramak geldi. çok yakın bir arkadaşım, en yakınlardan. sonra da, pek çok kez yaptığım gibi, telefon çalarken bir açılış cümlesi tasarladım, komik bir ses tonuyla: "naber şekerim?" diicektim. hatta bu cümleyi otobüste kurunca, otobüstekiler ne düşünecek diye bile düşündüm, sonra da "amaaan, bunca yıl sonra, arkadaşımla konuşma biçimimi otobüs halkına göre mi ayarliicam!" demiştim ki, hemen hemen her zaman olduğu gibi telefonun açılması beni hazırlıksız yakaladı ve tasarladığım cümleyi kuramadım. bunun asıl nedeni boş bulunmam değildi, çoğu zaman olduğu gibi, arkadaşımın sesi, benim içinde olduğum geyik moddaymış gibi gelmiyordu. hatta aslında uykudan uyandırılmış gibi bir tondu. bunun üzerine, az önce uyandırmış olduğum şahsı, bi de üstüne geyik bi cümleyle karşılayamazdım. "aa, nasılsın, uyandırdım mı, pardon yaa" dedim. meğer uyandırmamışım ama arkadaşının evinde film izliyormuş. bana hep böyle olur. birini ararken kafamda hoş, esprili bir açılış cümlesi hazırlarım, sonra bir türlü söylemek kısmet olmaz! Bu da benim kaderim! :)