Sansüzsüz İnternet

25 Şubat 2010 Perşembe

"gerçek" cinsiyet - atanmış cinsiyet, biyolojik cinsiyet, hatta biyonik cinsiyet! :p

"doğuştan" sözü ile "doğumda atanmış" söz öbeği arasında bile fark var bence. Yani "doğuştan" lafı, genelde insanların mutlak ve değişmez kabul ettikleri şeyler için kullanılıyor günlük dilde. en azından bende böyle çağrışımları var. doğumda atanmış derken, bu genelde doktor ya da ebe tarafından "kızınız/oğlunuz oldu" cümlesiyle atanıyor. tabii ki dış genital organlar bu konuda mutlak gösterge sayıldığı ve gerisi sorgulanmadığı için (iç genital organlar yüzünden intersekslerin yaşadığı sağlık sorunları var örn.) ebeveynler de bunu kabulleniyor. daha sonra nüfus memurluğunda da ebeveynlerin beyanıyla, belki bir doktor raporuyla da devlet tarafından resmi olarak atama gerçekleşmiş oluyor. ama bütün bunlar, o atanan cinsiyetin gerçek olduğu anlamına gelmiyor. çünkü bence gerçek, o kişinin gerçeğidir, başkalarının dışarıdan bakarak atadığı şey değil. genelde çoğumuz bize atanan cinsiyete göre büyütülüyoruz ve benimsiyoruz. bazılarımız benimsemiyoruz, o noktada sorunlar başlıyor, çünkü devlet, aile, hatta toplum, kişinin kendi gerçeğine saygı duymak üzere değil, kendi doğrularını dayatmak üzere kurulmuş yapılar. en azından şu anki halleriyle böyle. bu durumda da bu kişi, hayatının büyük bir bölümünde, bu kurumlara kendi gerçek kimliğini anlatmak zorunda bırakılıyor.


aslında atanmış cinsiyet her zaman biyolojik cinsiyetle de örtüşmeyebiliyor, örneğin interseks'lerde. bu da dediğim gibi, dayatmaların inadı yüzünden sağlık sorunlarına neden oluyor. bu durumda bile genelde interseks birey bilgilendirilmiyor, bunun yerine doktor-ebeveyn işbirliğiyle kaçak göçek müdahalelerde bulunuluyor. hatta sağlık açısından risk oluşturmayan durumlarda bile bu müdahaleler, sırf biyolojik cinsiyeti atanmış cinsiyete uydurmak için yapılabiliyor, yani haklı çıkmak için, ya da öngörülen iki sabit cinsiyetten birine zorla uydurulmak için.

biyolojik kadın, ya da biyolojik erkek tanımları da bende "biyonik kadın" falan gibi çağrışımlar yapıyor. :) aslında trans ve sis güzel ama sis türkçe'de tutar mı bilemem. (trans olmayanlar için kullanılan, latince kökenli "cis" terimi)

"hissettiği cinsiyet" meselesine gelince, bu biraz tartışmalı bir konu bence, biraz karışık. bendeki çağrışımı şu: "hisler gelip geçici olabilir, ya da dışarıdan müdahaleyle değiştirilebilir", "sen şimdi böyle hissediyorsun ama ne belli bunların gerçek olduğu" gibi bir durum, ya da "aslında kadın ama kendini erkek gibi hissediyor" gibi birşey, ki habertürk'teki seyhan arman röportajında da trans tanımı yapılırken bu basmakalıp hataya düşülmüştü. yani bu biraz o kişinin gerçeğinin başkaları tarafından inkârına gidebiliyor.

bu cinsiyet meselesi, tam olarak değilse de bir parça isim gibi. örneğin birçok insan var, nüfuslarında yazan isimle gerçek (günlük hayatta kullandıkları, kendilerini özdeşleştirdikleri) ismi farklı. bu durumda resmi dairelerde ve dolaylı olarak çoğu zaman insanların algısında da (çünkü aslolan resmi kayıtlardır) o insanın "gerçek" ismi, nüfustaki isim oluyor. medyada da trans kadınların ölüm haberlerinde maalesef sıklıkla rastlıyoruz bu algıya. en son aycan'ın ölümünde yaşadık. Benim dikkat ettiğim kadarıyla kaos gl dışında bütün gazeteler aycan'ın nüfustaki (erkek) adını yazdılar, hatta aynı haberde defalarca. işte size kişinin gerçeğinin inkârının başka bir örneği.

Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği

Kafamı en çok karıştıran konulardan, cinsel yönelimle cinsiyet kimliğinin farklı ve birbirinden bağımsız kavramlar olduğu meselesi. Ama kendi algılayabildiğim kadarıyla paylaşmak istiyorum. Umarım buradan faydalı, üretken bir tartışma doğar.

Hani saç rengi ve göz rengi gibi. Örneğin sarı saçlı olan biri ille de mavi gözlü olacak değil. ya da sarı saçlı olan kahve gözlü olmak zorunda da değil.

Aynı şekilde kabaca insanlar ikiye ayrılıyor diyebiliriz, trans olanlar ve olmayanlar (trans olmayan için latince "cis" (sis) sözcüğü kullanılıyormuş, bunu birkaç ay önceki ILGA Avrupa konferansında (Dünya LGBT Derneği'nin Avrupa konferansı) öğrendim. Neyse, translar ve sisler. Örneğin ben sis bir erkeğim, bir başkası trans bir erkek. Ama sonuçta ikimiz de erkeğiz.

Bir de cinsel yönelim var. Bu açıdan da kabaca üçe ayrılıyor insanlar: biseksüel, eşcinsel, karşıcinsel (heteroseksüel). Örneğin ben eşcinsel bir erkeğim çünkü ağırlıklı olarak erkeklerden hoşlanıyorum (hoşlandığım erkekler trans ya da sis olabiliyor).

Diyelim benim bir arkadaşım olsun. Adı Ahmet olsun. Kendisi de her iki cinsten de hoşlanıyor olsun. Bu durumda Ahmet biseksüeldir. Ahmet'in trans bir erkek olması, biseksüel olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü "Ahmet kimden (hangi cinsten) hoşlanıyor?" sorusuna verdiğimiz yanıt, onun cinsel yönelimini belirler (biseksüel). "Ahmet'in cinsiyet kimliği nedir?" sorusu da doğumda atanmış cinsiyetiyle gerçek cinsiyeti arasındaki durumu belirler. Gerçek cinsiyeti erkektir, ama doğumda belki ona (dış genital organlarına bakılarak) Ayşe adı ve kadın cinsiyeti atanmıştır. Bu durumda Ahmet transtır. Eğer doğumda erkek cinsiyeti atandıysa o zaman Ahmet sis'tir. Yani Ahmet, örneğin, sis biseksüel bir erkektir. Yani üç ayrı sıfatı oluyor Ahmet'in: cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim.

Bu benim anladığım şekil. Bilmiyorum sizler ne düşünürsünüz, ama bu kavramları serinkanlılıkla tartışmak yararlı olur gibi, çünkü özellikle trans tanımını yazılı dile dökmede ben şahsen hep zorlanmışımdır. Bu da bence LGBT mücadelesinde T'yle ilgili düşünmelerin, tartışmaların azlığından kaynaklı sanki.