Sansüzsüz İnternet

28 Ağustos 2014 Perşembe

Paramparça - Duygu Asena


duygu asena'nın "paramparça" adlı kitabını yıllar önce okuduğumda çok beğenmiştim. henüz daha bloglar falan yokken, bu ülkede yaşayan lgbti'lerin deneyimleri henüz çok az duyuluyorken çok önemsemiştim.

kitaptaki X kurgu bir karakter değil, taşrada memur bir hayranının duygu asena'ya mektup yazması üzerine asena'nın onunla buluşup, anlattıklarını kasede alması ve ardından, bildiğim kadarıyla hikayeye dokunmadan kurgulaması. ben ifadesini de çok beğenmiştim. duygu asena'nın yalın anlatımını severim. kendisiyle de tanışma şansım olmuştu. harika bir insandı. keşke biraz daha kalsaydı...

perihan mağden'le karşılaştırmak bana haksızlık gibi geliyor. asena, mağden gibi beş takla atıp beceriler sergilemiyor, daha düz anlatıyor bence. mağden ise müthiş yetenekli bir yazar ama ne yazık ki özellikle de ali ile ramazan'daki bakışı, içi boş alt sınıf güzellemesi, inanılmaz cinsiyetçiliği ile asena'nın samimiyetiyle karşılaştırılmayı hak etmiyor.

Not: bu yazı, facebook'taki şu yoruma cevaben yazıldı.

Not 2: murat renay'ın bu kitapla ilgili yazısı.

Not 3: Senem Soyer'in "DUYGU ASENA VE NEVÂL ES-SA’D’AVÎ ESERLERİNDE KADIN KAHRAMANLAR" adlı makalesi

18 Temmuz 2014 Cuma

yıldız tilbe benzeri popüler isimlerin "politik" olması, eşyanın tabiatına aykırı!

yıldız tilbe'nin son faşist açıklamasını uzaktan takip ettim. twitter'da yazmış sanırım?

ben yıldız tilbe'nin (son dönem hariç) şarkılarını, hatta duruşunun bende ve birçok LGBTİ ve diğer dışlanan kişide yarattığı hissiyatı, özdeşlik duygusunu çok seviyorum. yıldız tilbe şarkılarıyla kendinden geçen çoğunluktanım aslında, çünkü itilip kakılmışlık hissi çoğumuzda bir sebepten var.
Yıldız Tilbe
öte yandan yıldız tilbe, bazılarımızın belki inanmak istediği gibi politik biri falan değil bence. o aslında "bizden biri". yani oturuşu kalkışı, şusu busuyla nasıl bizden biriyse, hayat görüşüyle, politik fikirleriyle de öyle. belki bizi yanıltan, yukarıda bahsettiğim özdeşlik duygusunun da kaynağı olan "deliliği", "marjinalliği". evet, "deli", "marjinal" ama o kadar da değil. aksi halde mevcut piyasa koşullarında "çıkış" yapma şansı bulamaz, bulsa bile türkiyeli milyonlar tarafından bu kadar sevilmezdi.

ben ajda pekkan'ı da çok severim mesela. çok özel bir ses ve yorum olduğunu düşünürüm. hatta pek çok eşcinsel erkeğin ajda pekkan sevmesinin tesadüf olmadığını da. "camp"liğiyle, "müdanası olmayan, kendini erkeğe ezdirmeyen, bittiği yerde çekip giden bağımsız, özgür kadın" imgesiyle (ki bu imgeyi büyük ölçüde fikret şeneş'e borçlu aslında bence) türkiyeli lubunya kültüründe bir yeri de var sanki. ya da bana öyle gelir.

diğer taraftan tüm bunlar ajda'nın cidden denyo biri olduğu gerçeğini değiştirmiyo. çok geriye gitmeye gerek yok, gezi'nin ilk günlerinde twitter'dan kadir topbaş'a yazdığı "teşekkür" tweet'i yeter. geçenlerde köşesindeki “'Trans' insan değil mi? yazısını, ajda'nın lgbti politikasına katkı sunacağına yormak isteyen halil kandok'un yaklaşımını, yıllardır lubunyaların aileye açılma konusunda tarkan'dan medet ummalarına benzettim. evet, öyle olsun istiyoruz ama aslında kendi hayalimizdeki starı biz yaratıyoruz. zaten star sistemi de tüm bu kahraman efsanelerinden, kahraman yaratma ihtiyacı duyduğumuz kültürden beslenen bir sistem. (bu noktada abd kültürünün, zaman zaman aşırıya kaçsa da, imrendiğim "kendine güven" temasının şarkılarda vücut bulmuş haline bir örnek vermek ister bu popüler kültür delisi bünye :)

popüler şarkıcılardan aşırı beklentiye girmemek gerek. elbette geniş kitlelerce tanınan ve sevilen kimseler olduklarından, sözlerinin sorumluluğunu taşımalılar, böyle sözler etmeden önce iyi düşünmeliler, özür dilemeliler, vs. ama politik olarak çok tutarlı tavırlar beklemek biraz yanlış. hatta eşyanın tabiatına aykırı. çünkü milliyetçilik, transfobinin korkunçluğu, interseks meselesi, vb. geniş kitlelerce içselleştirilmiş değil. bunlar da geniş kitlelerce sevilebilmiş kişiler. ünlü olabilmeleri, çok da politik şeylere dokunmamış olmalarına, genel popüler zihniyete aykırı düşmemiş olmalarına bağlı. aksi halde ünlü olmamış olurlardı, ayrıca piyasa sisteminde de varolup bize kadar ulaşamamış olurlardı, sansür mekanizmaları bir şekilde işlerdi (tepeden inme bir sansürü kastetmiyorum, doğalında gelişen, çoğunluk hegemonyası daha çok).

yani demem o ki, bu insanları dinlemeye devam edelim ya da etmeyelim, ama politik açıdan halka önderlik etmelerini falan beklemek, eşyanın tabiatına aykırı bi durum.

Not: sevgili karin'in bu konuyla ilgili son yazısını az önce, yukarıda yazdıklarımı yazdıktan sonra okudum. bilmiyorum, belki de ben fazlaca bezgin, insanlardan umudunu erken kesmiş, karin kadar güvenemeyen biriyim... yine de uzaktan görüp izlediğim, medya, vb. ticari mekanizmayla parlatılıp fetişleştirilme riski olan starlara bel bağlamaktansa, karin gibi yanımda gördüğüm, hayata bakışını daha iyi bilebildiğim insanlara yaslanmayı tercih ederim, her ne kadar bazen yakınımızda, tanıdığımız insanlardan da kazık yiyebilirsek de. sanki o olasılık daha azmış gibi geliyo bana.

İlgili bağlantılar:
"Acıya ve korkuya vurmak" - Rita Ender / AGOS

"Yıldız Tilbe ayarı" - Karin Karakaşlı / AGOS

"Adını sen koy bu şarkının" - Karin Karakaşlı / AGOS

"Korku ruhu kemirir!" / Kaos GL

16 Temmuz 2014 Çarşamba

"hakkıyla" ne demektir?

işim çevirmenlik. çalışırken en sık kullandığım sözlük sitelerinin başında tureng.com geliyor. diğer üçüyse The Free DictionaryDil Derneği ve TDK sözlükleri.

tureng gerçekten de iyi bir site. hakkını vermek lazım. ama zaman zaman orada da hatalar oluyor. ben de genelde titiz biri olduğumdan, bulduğum hataları tureng'in yine çok güzel bir özelliği olan Çeviri Öner / Düzelt sayesinde düzeltiyorum, ya da ek önerilerde bulunuyorum. böylece benden sonra bu sözcükleri arayacak olanlara da katkım oluyor. oluyor mu gerçi, bundan emin değilim, çünkü sonrasında bu sözcüklerin tanımlarına geri gidip kontrol etme imkanım olmuyor. yine bir yanlışı düzeltirken, yazdıklarımın boşa gitmediğinden emin olayım, hem de arşivlemiş olayım diye düşünüp bu girdiyi oluşturmaya karar verdim.

İşte buradan da ilettiğim ilk düzeltmem:

"hakkıyla" sözcüğünün ingilizce karşılıkları arasında "deservedly" sözcüğü de var. bu sözcük ise aslında "hakça", "adilane" anlamlarına geliyor. oysa tureng'in "deservedly" tanımında yazanların bir kısmı (hakkıyla, layıkıyla) bu anlamı taşımıyor.

http://tureng.com/search/hakkıyla

türkçede "hakkıyla" ifadesi, "hak, hukuk" anlamıyla ilgili değildir, "adil bir bçimde" anlamında kullanılmaz. O anlama gelen "hakkaniyetle", "adilane" gibi sözcükler vardır.

TDK ve Dil Derneği siteleri "hakkıyla" sözcüğünün tanımını şu şekilde veriyor:
"Gereği gibi, iyice." aslında bu tanıma "layıkıyla" da eklenebilir. bunun ingilizce karşılıkları ise, yine tureng'den alıntılarsak, "properly" ve "duly" olarak verilebilir.

27 Haziran 2014 Cuma

hayatımda izlediğim en güzel panellerden biri: "Türkiye’de İnterseks Olmak"

bugün, yani 26 haziran 2014 perşembe günü, 22. lgbti onur haftası kapsamında şahane bir panel gerçekleşti!
Panel: Türkiye’de İnterseks Olmak

hayatımda izlediğim en güzel panellerden biriydi. gerek sohbet şeklindeki formatı, gerek rosi da'nın süper kolaylaştırıcılığı, gerekse iki özgüvenli, akıcı, samimi konuşmacı ve salondaki izleyicilerin aktif, heyecanlı katılımı ve alkışlar bu paneli gerçekten özel kıldı. bence gelecek yıllarda diğer onur haftalarındaki panellere örnek olmalı!

son olarak, herkesi bu pazar 12.si yapılacak lgbti onur yürüyüşünde bu sloganı bolca haykırmaya davet ediyorum:
"SUSMA HAYKIR, İNTERSEKSLER VARDIR!" :)

İlgili bağlantılar:
İnterseksüel ŞaLaLa - cinsiyet ve cibilliyetin kaygan zemini

İstanbul Onur Haftası

Kız görünümlü erkek, erkek görünümlü kız değil: İNTERSEKS!

15 Haziran 2014 Pazar

Liseli LGBTİ Oluşumu: Seni İstiyoruz Liseli!

Liseli LGBTİ'den çağrı var :)



Liseli LGBTİ Oluşumu: Seni İstiyoruz Liseli!

Jun 10, 2014



Seni İstiyoruz Liseli!

Seni İstiyoruz Liseli!



6 aya bir sürü dostluklar, aşklar, madilikler, "olaylar olaylar" sığdırdık. Bir dönem bitiyor. Ancak işler elbette burada bitmiyor. Bir sürü "mezun" veriyoruz. Bir miktar eksiliyoruz. Fakat yapacak çok işimiz, söyleyecek çok sözümüz, yaşayacak çok aşkımız, heyecanımız, paylaşacak çok derdimiz var daha. Bunlar için senin de aklına, sesine, neşene, derdine ihtiyacımız var! Yaz boyu yapacağımız etkinliklere, okullar açılınca daha da hız vereceğiz.



Aramıza katılmak için geç kalmış değilsin. Sen yoksan biz eksiğiz, sen bizsiz. Kaçırmak istemezsin herhalde? Seni istiyoruz liseli!



Bizlere ulaşmak, çalışmalarımızı izlemek için:

Facebook: facebook.com/liselilgbti

Twitter: twitter.com/liselilgbti

Gmail: liselilgbti@gmail.com

13 Ekim 2012 Cumartesi

son keşfim radyo kuzey 101.4!



radyo kuzey 101.4 son keşfim. görebildiğim kadarıyla reklâm ya da boş laf yok, hatta hiç laf yok. muhtemelen deneme yayınında. ama farklı bir radyo arıyorsanız orası burası, kesin. amy winehouse'tan umay umay'a (evet lubunlar, hareket vakti'ni çaldılar! :)), muse'dan adını bilmediğim alternatif türkçe rock gruplarına geniş bir yelpazede yayın yapıyorlar. internet sitelerindeyse hiçbir bilgi yok. :)

bence bir dinleyin!

2 Haziran 2011 Perşembe

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."