Sansüzsüz İnternet

25 Kasım 2009 Çarşamba

Burası sigara içenlerin dünyası

"herkesin zararı kendine" diyorlar ama öyle değil. ben sigara içmiyorum. etrafımda beni sigara içmeye zorlayan ortama rağmen içmemeyi seçebildim. binlerce neden vardı beni ve herkesi sigaraya iten. cool çocuk olmamayı göze aldım, oyunbozan olmayı göze aldım. yanlış anlamayın, çok zeki olduğumdan ya da özel olduğumdan falan değil, sadece bir şekilde şanslıydım, neden ben de bilmiyorum. ama aynı zamanda hayatım boyunca, etrafımda neredeyse herkes sigara içtiği, içmeyenlerin de ya sigara içenleri savunduğu, onlara göre kendi yaşamını düzenlediği, ya da en azından ses çıkaramadığı bir düzende büyüdüm. zaman zaman kısıtlamalar geldi toplu yerlerde sigara içilmesine. ama çoğunlukla uygulanamadı, uygulanmaya da pek çalışılmadı. on yıl kadar önce getirilen yasak, tüm kapalı alanlarda sigarayı yasaklıyordu ama yasa çıkar çıkmaz zamanın cumhurbaşkanı demirel "kaptan içecek tabii" diyerek tüm toplu taşıma araçlarının şöförlerini, bildiğimiz yalaka yolcu ağzıyla, üstelik millet meclisinin yeni çıkardığı, kendisinin de onayladığı yasayı delmeye davet etti. imam naaparsa, halk ne yapmaz? yine de bu yasanın tek bir faydası oldu; şehirlerarası otobüslerde yolcular artık sigara içememeye başladı. ben ve herkes de nefes alabilmeye başladı, bazen 12-13 saat süren yolculuklarda. oysa yasadan kısa bir süre önce şehirlerarası bir otobüste, bir saatlik yemek molasının hemen ardından otobüse binip peşpeşe onlarca insanın ardarda yaktığı sigaraların dumanını, kendim seçmediğim halde içime çekmek zorunda kalan ben duruma isyan ettiğimde, orta yaşlı bir beyden hayat dersi almıştım: “burası türkiye, alışacaksın, mecbursun benim dumanıma katlanmaya, benim özgürlüğüm var”. Ne acı ki insanlar kendiliklerinden bilinçlenmediler, bu gayrıinsani durumu bir yasa sonlandırdı. Dumanının, pek çok başka zararın yanında, öldürdüğü bilimsel olarak çoktan kanıtlanmış, paketlerinin üstünde bile yazan bir ürünün kapalı yerlerde, benim gibi hiç sigara içmemeyi seçen insanları zehirlemek bahasına içilmesi özgürlüğünü savunmak, cinayeti savunmak. bu kadar açık bir gerçek varken ortada, biz hala esnafın “sigara içirtmezsem iflas edeceğim” isyanının ardına sığınıp, kendi oturduğumuz her yerde, canımız çektiği zaman, iki adım yürüyüp dışarı çıkmak zahmetine katlanmadan, başkalarını zehirlemek bahasına öldürücü ürünümüzü tüketme zevkimizi savunuyoruz. Diyoruz ki, “barlarda 18 yaş altı kimse yok nasılsa, 20 yaşındakileri, 40 yaşındakileri, 60 yaşındakileri zehirlememize engel olmayın, bu bizim en doğal hakkımız, özgürlüğümüz”. Arkadaşlarımıza diyoruz ki, “benimle dışarı çıkmak istiyorsan, benim dumanımdan zehirlenmeyi kabul etmek zorundasın. yok eğer benim seçimlerim yüzünden yavaş yavaş ölmek istemiyorsan, umurumda bile değilsin, dışarı çıkma o zaman. ya evde yalnız başına otur, ya da benimle gez ve benimle öl.” Kırk yılda bir cesaretini toplamış, uzun ve cansıkıcı, çoğu zaman da sonuçsuz bir tartışmayı göze almış bir arkadaşımız, “o sigarayı şu an/burda/diğer beş kişi tam da yeni sigara yakmışken yakmasan?” dediğinde diyoruz ki: “A aa, seni rahatsız mı ediyor?”, “A aa, sana geliyor mu ki?”, “Aa, sen de, bu ülkede yaşıyorsun, alış artık bunlara”, “Peki benim (canım çektiği yer ve zamanda, çevremdekileri hiç takmadan) sigara içme özgürlüğüm ne olacak? Sen bana faşizm uyguluyorsun, bana baskı kuruyorsun, özgürlüğümü elimden alıyorsun, bana 'o sigarayı dışarda içip gel' diyorsun, nasıl istersin benden böyle birşey? Utanmıyor musun?” Sonuç olarak kırk yılda bir toplanmış o cesaret ne oluyor biliyor musunuz? Un ufak oluyor. Hatırlıyor o insan, burası kime ait... Burası sigara içenlerin ülkesi, sigara içenlerin dünyası. onlar ki, tuvalet gibi temel, ertelenemez, yaşamsal ihtiyaçları geldiğinde bile kalkıp tuvalete gidiyorlar, ama sigara içesi geldiğinde dışarı çıkmayı reddediyorlar, bunun için “özgürlük mücadelesi” veriyorlar. Peki sizin sağlık özgürlüğünüz ne oluyor? Kimin umrunda? Burası sizin dünyanız değil, sigara içenlerin dünyası.

1 yorum:

  1. Öneeer. süper. Duygularıma tercüman olmuşsun. Geçtiğimiz haftasonu dışarıya çıkınca satır satır yazdıklarını aynen hissettim ve ona buna tekrar anlatmaya başladım. Biliyorsun, hala bazı yerler yasağı "boykot" ediyorlar ve sigara içirtiyorlar. Ve o gece, o kadar dumansız yere alışmış biri olarak, sudan çıkmış balık gibi nefessiz kaldım, saçımdan, kıyafetlerime inen kokudani kızaran gözlerimden iğrendim.

    Sigara yasağını boykot etmenin bir şey olduğunu sananlar neden hala insani bir şey olan sigara içilmese dahi ihtiyaçları olan havalandırma denen teknolojiden yararlanmayı seçmezler?

    Bir de bu sıralar bana daha da garip gelen, bahsettiğin o sigara muhabbetlerini yapan insanların bir kısmının da insan hakları alanında çalışıyor olması.

    Neyse... sabah sabah blogunu okuyunca çok mutlu oldum :)

    mucuk

    YanıtlaSil